Merhaba Vintage Severler! Son gezimizle karşınızdayız :) Sizinle çıktığımız bu Vintage yolculuğunun sonuna geldik. Veda ederken size hem bilgilendirecek hem de izlerken eğlendirecek belgesel tadında bir video çektik. Bu yolculuğun son durağında sizi Ankara Kalesi’ndeki antika dükkânlarına götürüyoruz. Ankara’da gezilecek yerler listesinin birinci sırasında yer alan Ankara Kalesi’ne doğru yola çıkıyoruz. Amacımız kalenin içini gezmek değil :) Sizinle kale etrafındaki antika dükkânları gezeceğiz. Vintage hayranı olan iki arkadaş olarak çıktığımız bu yolculukta Ankara Kalesi’nde gezilebilecek antika dükkânları, sahiplerinin bu işe başlama hikâyelerini, koleksiyonlarını ve ilginç anılarını size aktarıyor olacağız. “Ankara Kalesi’ndeki antikacıların hikâyesi nedir?” sorusunun cevabını arıyoruz. Gezerken çok eğlendiğimiz, hikâyelerini duyunca şaşırdığımız ve koleksiyonlarına hayran kaldığımız bu insanları sizin de tanımanızı istiyoruz. Hem bilgilendirici hem de eğlenceli bir video ile geçmiş ve günümüz arasında bir köprü kuruyoruz. İyi Seyirler…
0 Yorumlar
Merhaba sevgili vintage severler, Bu yazımızda Ankara'da çok sevdiğimiz bizim de sıklıkla uğradığımız "Pan Antik" antika dükkanının hikayesini sizlerle paylaşacağız. Burası yaklaşık beş yıl önce Çelikler Pasajı'nda Bilkentli bir çift olan Hülya ve Hakan Şehri tarafından açılıyor. Çok uzun yıllardır hizmet vermese de Ankara'da bilinen antika dükkanları arasına girmeyi başarabiliyor. İçerideki eşyaların hepsinin bir tarihi ve hikayesi olduğundan saatlerce vakit geçirebileceğiniz buram buram nostalji kokan bir dükkan... Biz de sizlere dünyanın dört bir yanından gelen bu eşyaların hikayesini anlatmaya karar verdik. Sizin için seçtiğimiz ürünlerin hikayesini öğrenmek için okumaya devam edin :) Hattat Çalışma MasasıBu çalışma masası için dükkân içerisindeki en değerli ürün diyebiliriz. Daha doğrusu değerliliği biraz geç keşfedilmiş bir ürün :) Hülya ve Hakan Şehri çiftinin vintage bir çalışma masası olarak aldığı bu eşyanın aslında 1880’li yıllarda Abdülhamit Han tarafından rölyef el işçiliği ile süslenmiş olduğu öğreniliyor. Ceviz ağacından yapılmış ve ceviz papel kaplamalı olan bu hattat çalışma masasının şu an yaklaşık 210 bin dolar değerinde olduğu biliniyor. Bu ürüne talep fazla olsa da çiftimiz satmaya niyetli gözükmüyor :) Japan Tomy Omnibotİşte bu ürüne çok şaşıracaksınız :) Görür görmez oyuncak robot olduğunu düşündünüz değil mi? En azından biz öyle düşünmüştük ama şu an baktığınız bu ürün; Japan Tomy Omnibot. Yani 1980’li yıllarda Japonların yaptığı ilk robot. Uzaktan kumanda ile kontrol edilebilen bu ürün konuşuyor, hareket ediyor ve kaset çalıyor. En önemlisi hala ilk gün ki gibi çalışıyor. Hülya ve Hakan Şehri çiftinin ikizler olarak adlandırdığı bu robotlardan bir tanesi gelir gelmez satılmış. Diğeri ise hala sahibini bekliyor. Çiftimiz, bunların da diğerleri gibi bulunmasının zor olduğunu belirtiyor :) İngiliz Kule SaatDükkânın içerisine girer girmez bu ürün insanların dikkatini çekiyor. Vintage görünümün yanında görkemli ve estetik duruyor. Bu kule saat, Thomas Evans tarafından 1670- 1700 yılları arasında yapılmış. Üzerinde anahtarla açılabilen iki bölme ve doğa motifleri yer alıyor. Yaklaşık 300 yıllık bir geçmişi olmasına rağmen şu an salonlarda kullanılabilecek kadar da modern görünüme sahip :) Osmanlı ŞerbetlikOsmanlı dönemindeki şerbetlikleri merak edenleriniz varsa bu el işlemesi konsola bayılacaksınız :) En az 150 yıllık olan bu ürün, masif üzerine kök boya ile boyanmış. Her detayının özenle işlenmiş olması bizi oldukça etkiledi. Zamanında bazı otellerde kullanılmış olan bu ürün şimdilerde ise insanların dekoratif amaçla kullanabilmesi için satışa sunuluyor. Alman Waffen SS PanzerDükkanda sıkça görebileceğiniz İkinci Dünya Savaşı ürünlerinden sadece bir tanesi bu resimdeki. Hakan Şehri'nin savaş ürünlerine olan merakı koleksiyonuna da yansımış diyebiliriz. Manken üstünde sergilenen tüm malzemeler İkinci Dünya Savaşı dönemine ait orijinal ürünlermiş. Hakan Bey Türkiye'de bulunması zor olan bu ürünleri yurt dışından getiriyor. Kaset Çalar RobotBu ürünün ne olduğunu sorduğunuzu duyar gibiyiz, biz de ilk gördüğümüzde anlam verememiştik ama bu bir robot kaset çalar. 1979 yılından kalma Alman üretimi nadir bir parça. Kasetleri istediğiniz sırayla makinaya koyup çalabiliyorsunuz, o zamanlarda "playlist" böyle oluşturuluyormuş demek ki :) Şipşak Alaminüt Fotoğraf MakinasıVintage dediğimizde ilk akla gelen siyah beyaz fotoğraflar ve bu fotoğrafların çekildiği fotoğraf makinaları :) İzlediğimiz eski filmlerden sahneler gözünüzün önüne geliyor değil mi? Bu ürün de o sahnelere ait. Zamanında insanların fotoğraflarını çekmek için adliye önlerinde ve kalabalık şehir meydanlarında 3 bacaklı sehpa üzerine kuruluyormuş bu alaminüt fotoğraf makinesi. Çekilen resimler ise hemen kenarda yer alan ve ilaç dökülmüş olan çekmecede yıkanıp müşterilere teslim ediliyormuş. Laterna Otomatik PiyanoBizi girişte heybetiyle karşılayan bu antika piyano 1900'lü yıllarından günümüze kadar geliyor. Nadir bulunan jetonlu bir piyano olan "Laterna" 100 yıl önce halka açık yerlerde kullanılmak üzere yapılmış. Şu anda kullanılır durumda olmasa bile bir tamirle tekrardan kullanılır hale getirilebilir. Bu piyanoyla ilgili diğer ilginç bir detay ise çalarken tüm iç sisteminin gözüküyor olması. İngiliz Chippendale Sekreterya MasasıHer detayıyla dikkatleri çeken bir sekreterya masası… İngiliz Chippendale stilo olup yapımı 19.yüzyıla dayanan gül ağacı papel kaplama bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. Detaylarına gelecek olursak; farklı boyutlarda çekmeceler, önemli eşyalarınızı ya da evraklarınızı saklayabileceğiniz gizli bir bölme ve son olarak, tam ortada sadece anahtarla açılabilen zamanında kasa amaçlı kullanılmış bir bölüm. En ince detayına kadar düşünülerek tasarlanmış bu ürün nadir bulunan parçalar arasında yer alıyor. Siz de bunu çalışma masası olarak kullandığınızı hayal edebiliyor musunuz? :) Rus Gemi Pusula DolabıBu devasa ürün Rus gemi pusula dolabı olarak biliniyor. 1960 yıllarından kalma ağırlık taşıma gemilerinde kullanılıyormuş. Dümenini de önüne yerleştirip dekoratif bir tasarım yapmışlar. Özellikle ev dekorasyonunda antika ürün severlerin ilgisini çekeceğini düşünüyoruz.
Merhaba sevgili vintage severler, Beklediğimiz an sonunda geldi. Eskiye olan özlemimizin ve ilgimizin arttığı bu günlerde sizleri o zamanlara götürebilecek yerleri keşfetmeye çıkıyoruz. Bu blog yazımızda vintage sevdamızı Ankara sokaklarında arayacağız. Vintage konusunda herkes tarafından bilinen yerleri gezmenin yanında sizi keşfedilmemiş yerlere de götürmek istiyoruz. Gezimiz sırasında son zamanlarda gittikçe artan vintage merakına Ankara’nın da kayıtsız kalmadığını fark ettik. Biz de Ankara’da gidilebilecek vintage konseptli yerleri sizler için araştırıp ziyaret ettik: KV Records, Panantik, Garaj 55 ve Nostaljik Fasıl Meyhane. Ön araştırma yapmış olmamıza rağmen bazen tesadüfen gittiğimiz yerlerin daha güzel çıktığını söylemeden edemeyeceğiz. Haydi, şimdi keşiflerimiz arasındaki en güzel dört yere birlikte göz atalım. Zaman tünelinde görüşmek üzere... İyi okumalar :) 1. Eskiden: KV Recordsİlk durağımız sizlerin de tahmin edebileceği gibi bir plakçı oldu. Ankara’nın Tunali Hilmi Caddesi'ne giriş yaptıktan sonra etrafımıza dikkatlice bakıp plak satan yerler aramaya başladık. İçeri girer girmez neşemizi arttıracak bir Elvis Presley şarkısı karşıladı bizi, Koray Vergili’nin Elvis hayranı olduğunu daha ilk dakikalardan anlamış olduk aslında. Koray Vergili, KV records’un sahibi aynı zamanda da bir koleksiyoncu… Kendisi plak toplamaya küçük yaşlarda başlamış, ailesi de müzikle ilgili olunca hem müzikle uğraşıp hem de koleksiyoncu olmak istemiş. Bu uğraşı uzun yıllar devam ettirdikten sonra beş yıl önce internette plak satarak sektöre giriş yapmış, ilk başlarda kendi koleksiyonundan ürünleri satışa sunsa da sonrasında bu işi bir plak dükkânı açarak profesyonel hale getirmiş. Mağazada kasetler, yeni dönem, eski dönem plaklar ve çeşitli pikaplar bulmak mümkün. Genelde ilk basım plaklar ve şimdilerde gençlerin hayranlık duyduğu 90’lar şarkıları oldukça ilgi görüyormuş. Hatta kinayeli bir dille kızından da bahsetti Koray Vergili, her geldiğinde Levent Yüksel, Sezen Aksu ve Teoman gibi şarkıcıların plaklarını alıp eve götürüyormuş çaktırmadan :) Bu da aslında merakın nasıl aileden geldiğinin bir kanıtı değil midir? Kısacası yolunuz düşerse çok keyif alarak gezeceğiniz ve plak almayı düşünüyorsanız aradığınız çoğu ürünü daha uygun fiyata bulabileceğiniz bir yer. Son olarak çıkarken Koray Vergili'nin Instagramda popüler olan mikrofonuyla fotoğraf çekilmeyi de unutmayın lütfen (bizimkini yanda görebilirsiniz). 2. Bir Koleksiyoncunun Hikayesi : PANANTİKİkinci durağımız Çelikler Pasajı’nda bulunan sıcacık bir işletme! Aileden birileri bizi karşılıyor; Bilkentli bir çift :) Hakan ve Hülya Şehri emekliliklerinden sonra hobi olarak açmışlar bu dükkânı. Yaklaşık 5 yıl önce açılmış olsa da bu serüvenin kökleri çiftin üniversite yıllarına dayanıyor. Zamanında Ankara Kalesi’nin etrafındaki dükkânları teker teker gezerek topluyorlar ilk antika ürünleri. Şimdi ise Avrupa’daki tedarikçiler tarafından getiriliyor. Bambaşka bir dünya… Dükkânın içine adım attığınızda sanki zaman değişiyor. Zamanda yolculuk yapıyor, bir müze geziyormuş gibi hissediyorsunuz bu antikacı dükkânında. Aklınıza gelebilecek her şey var burada. Sinema ve dans salonlarında kullanılmış gramofonlar, savaş gemisinden çıkarılmış pusula, Japonların yaptığı ilk robot, ahşap oyuncaklar, müzik kutuları, 2. Dünya Savaşından kalma üniforma… Ve daha nicesi… Bu dükkândaki en eski eşya ise 1680’li yıllara ait ve çok değerli olan kule saat. Görünüşleri de o dönemlere ait nadide parçalar olduğu gerçeği ister istemez bizi de etkiledi. Dünya üzerinde sayılı olan, eşi benzeri zor bulunan bu eşyalara sahip olma hissi… Değerli hissetmenize neden oluyor galiba :) Buraya her yaş grubundan insan gelse de genellikle ekonomik olarak iyi durumda olan insanların uğrak mekânı olduğunu öğreniyoruz. Bir de müşterilerin genellikle duygusal insanlar olduğunu. Sizin de antik eşyalara ilginiz varsa kesinlikle buraya uğramalısınız. Yeni mekânınız Panantik :) Adını yunan mitolojisindeki kır ve müzik tanrısından alan bu dükkânda müzik eşyalarından tutun aklınıza gelebilecek her döneme ait ürünlerini bulabilirsiniz. Satışların çoğunun yapıldığı instagram hesabına bakmayı da unutmayın! 3. Eski Yeni: Garaj 55 Üçüncü durağımız ise fast food ve vintage kavramlarının harmanlamış olduğu bir yer; Garaj 55. Hamburger ve klasik arabalar… Kulağa nasıl geliyor? Biz ilk duyduğumuzda biraz şaşırmıştık ama geçmişi hakkında bilgi edinince her şey anlam kazandı diyebiliriz. Burası 2012’de gece geç saatlere kadar canlı müzik yapan bir pub olarak kuruluyor. Vintage ve klasik arabalar konsepti de kuruluş dönemlerine dayanıyor. Restoranın "Garaj 55" ismi ise Chevrolet Belair’in ilk modelinin çıktığı 1955 tarihinden geliyor. “Peki, neden hamburger?” dediğinizi duyar gibiyiz :) Gecenin o saatlerinde müşteriler içeceklerinin yanında hamburger yemek istiyorlarmış. Evet, biraz şaşırtıcı ama bir pub olarak başlasa da zamanla bir restoran haline geliyor, evriliyor. Bilinen hamburgerci algısından uzak, farklı hamburger çeşitleri ve iç mekânıyla dikkat çeken bir yer. Dekoru çok beğeneceğinizden şüphemiz yok :) Duvarlarda klasik araba parçaları, yarış lastiğinden masa, benzin deposu, minyatür arabalar, fotoğraflar… En dikkat çeken obje ise koltuk. Hurdalıkta çürümeye terk edilmiş klasik arabanın ön kısmının kesilip dekore edilmesiyle yapılmış. Fotoğraflarda görebilirsiniz :) Buradaki parçaların çoğu yurt dışı seyahatleri sırasında toplanan parçalar. Yani hepsinin bir anısı var. Müşterilerin çoğu konseptinden dolayı buraya geliyor. Tabii, burger çeşitlerini de unutmamak gerek. İçlerinde herhangi bir katkı maddesi bulunmuyor. Siyah Burger, Turuncu Buger, Klasik Burger… Yorumlarınızı bekliyoruz :) 4. Biraz da eğlence: Nostaljik Fasıl MeyhaneSon durağımızda farklı bir mekâna gidiyoruz sizlerle, bir meyhaneye. Ankara’da çok fazla meyhane olmasına rağmen çoğu yeni nesil tarzda ve modern hayata uyum sağlamış yerler, hal böyle olunca biz de eski havasını hala koruyabilen bir yer arayışına çıktık. Nostalji Fasıl meyhane tam da bizim aradığımız gibi küçük samimi ve vintage bir meyhane. Özkan Güldaş eşiyle birlikte 2012 yılında Bahçeli’nin en işlek caddesine açmış burayı: 7. Cadde. İçeriye girdiğinizde sıcak bir atmosfer ve asla yenilenmemiş tavanlar karşılıyor bizi. Sorduğumuzda sahibi müşterilerin mekânı böyle sevdiğini, hatta bir seferinde duvarları yenilediklerinde beğenmeyip eski haline getirilmesinde ısrar ettiklerini söylüyor. Diğer dikkat çeken nokta ise duvarlarda asılı olan posterler ve yazılar. Duvardaki yazıları Özkan Güldaş’ın eşi yazıyormuş ve posterleri de kendisi seçip yerleştiriyormuş. Ankara’da eğlenecek yer arayanlar için ufak bir fiyat değerlendirmesi yapmayı da unutmadık. İnsanlar buraya içerideki nostaljik atmosfer ve tabii ki uygun fiyatları için geliyormuş :) Uygun fiyatlar deyince, Özkan Güldaş şu anda Ankara’da bulunabilecek en uygun fiyatların burada olduğunu iddia ediyor, biz de ufak bir araştırma yaptıktan sonra bunun doğru olduğunu söyleyebiliriz. Sizlerin de göz atması için menüyü yan tarafa ekliyoruz. Ayrıca Bilkent’ten çok fazla öğrencinin gittiğini duyduk ve Özkan Bey öğrencilere ayrı bir indirim veriyormuş, bizden söylemesi :) Kısacası biz çok beğendik bu nostaljik meyhaneyi ama asıl yorumu yine de sizlere bırakıyoruz…
Yaşadığı çağa pek de ait hissetmeyen, gözü hep eskileri arayan herkese merhaba!
Zaman tünelinde yolculuk yapmaya hazır mısınız? Sizi birazdan popüler kültürden, plaza hayatlarından uzaklaştırıp nostaljik dönemin o büyülü atmosferine götüreceğiz. Daha şimdiden heyecanınızı hisseder gibiyiz. Biz kim miyiz? O dönemlerin ruhunu yaşatmaya ve tüm detaylarıyla aktarmaya çalışan iki arkadaşız; Tuğçe ve Erenşah. Sizi de bu serüvene dâhil etmek istiyoruz. İşte tam da bu amaçla bloğumuzu açtık. Nostaljik şarkılara olan ilgimizle başlayan bu hikâye yurtdışında vintage mağazaları gezerek devam etti. Biz her zaman kıyafetlerin, eşyaların ve şarkıların bir ruhu olduğuna, olması gerektiğine inanıyoruz. Bizim için vazgeçilmez bir aktivite varsa, o da plakçılarda ve antika dükkânlarında zaman geçirmek. Daha doğrusu geçmişin esintilerini oralarda aramak. Bu nedenle bloğumuzda bol bol gezip birlikte öğreneceğiz. Peki, bu blogda bizleri neler bekliyor? Çoğumuz “vintage”ı modayla bağdaştırdığı için ilk olarak sizlerle dönem kıyafetlerine doğru bir yolculuğa çıkacağız: 70’lar, 80’ler, 90’lar… Sonrasında hep birlikte Ankara’daki vintage mağazalarını didik didik edip kıyafet avcılığına başlayacağız. Tabii, bu sırada plakların eskiyle olan bağlantısını da unutmamak gerek. Plaklar ve şarkılarla o günlere gidip vintage ruhunu yaşatmaya ne dersiniz? Ayrıca, bloğumuzda Ankara’nın hiç bilinmeyen antika pazarlarını birlikte keşfetme fırsatımız da olacak. Kısacası vintage hakkında her şey… Görüşmek üzere vintage severler! |
YazarErenşah Özdoğan |